 |
Bahçeden Gelen Anne Sesleri (Karanlığa Bakmak) |
Geceleri uykuya dalarken tedirginlik yaşamak, sabaha karşı garip sesler duyarak uyunmak, yatağın üzerine oturup pencereden karanlığa bakmak ve güneşin doğmasını beklemek sizce normal mi?
Hangi bir hastalığa yorarsınız ve bunun için ne gibi tedbirler alırsınız hiç düşündünüz mü?
Ses yok, çünkü siz henüz bu aşamaya gelmediniz.
Yıl 1974 Kıbrıs savaşı başladığı ve ülkenin bir mücadeleye girdiği dönem deyiz. Yan bahçe komşumuzun oğlu da askerdi ve her gün şehit haberleri gelmekteydi. Tüm mahalle halkı birleşir acılı anneyi teselli ederlerdi. Üç beş gün sonra komşumuz, Zehra teyzelerden feryatların yükseldiğini duydum. “Aslanım, oğlum, yiğidim kemalim” hala o ses kulaklarımda çınlıyor, ana yüreği kabardı bir kere dinmez artık şahadet haberi gelene kadar ve öylede oldu. Sokağa giren askeri araçtan inen iki subayın komşumuzun bahçe kapısından içeri girerken ben hala ne olduğunu anlamamıştım ta ki o kulakları sağır eden çığlık sesini duyuncaya kadar. Rabbim kimseyi evlat acısı ile imtihan etmesin.
Yaklaşık altı ay kadar sonra her şey normale döndü. Bu normale döndü ülke meselesi için değil mahallemiz içindi
Çünkü mahallemizde hayat hiçte o kadar normal gitmiyordu. Tam altı ay şehit evinden misafir eksik olmadı ve söylenenlere göre geceleri bahçeden anne, anne sesinin geldiği, Zehra teyzenin de bu sesin geldiği yöne doğru koşarak gittiği anlatılmaktaydı. Annem biz korkmayalım diye fazla yanımızda konuşmasa da benim başımdan geçen bu tür gizemli olaylardan sonra bu olay daha bir hafif kalıyordu. Arkadaşımız hakanın görünmeyen varlıklar tarafından evde çarpılması benim unutamayacağım ve üzerimden yaşam boyu atamayacağım bizzat yaşadığım korku dolu gündü. Ve şimdi bugün Bahçeden gelen anne, anne sesi bana hiç de korkunç gelmiyordu.
Akşam okul dönüşü arkadaşım hakan ile sokağımızın başında bulunan yıkık kerpiç duvarın üzerine oturup papatya yapraklarını seviyor, sevmiyor diye kopararak gülüşüyoruz bir ara hakan bana Mıstık sence beni sevecek kız olur mu? Dedi ve elindeki papatyayı fırlattı o an bir şey diyemedim bana bakıp “ bak işte sen bile cevap veremiyorsun” dedi aslında ben ona cevap verememekten değil yüzüne bakıp ağzının bir gün düzeleceğini söyleyecektim, ama söyleyemedim bir an sessiz kaldığım için o kendisinin haklı olduğunu çıkardı. Koluna girip “Hakan bırak şimdi bunları gel bize gidelim dedim” biraz sakinleşti, evde annemin yapmış olduğu o güzel mantıyı yedikten sonra hakanda sinir sitres kalmamıştı çantasını eline alıp artık ben gideyim diyerek bizden ayrıldı. Neden hakanı anlatıyorum biraz bağlantılı olduğunu sandığım için yazmak istedim. Bahçeden gelen anne, anne sesleri bence hayal değil gerçeğin ta kendisiydi. Dinimizde وَلاَ تَقُولُواْ لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبيلِ اللّهِ أَمْوَاتٌ بَلْ أَحْيَاء وَلَكِن لاَّ تَشْعُرُونَ Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz. (Bakara 154) der. Zeynep teyzenin de seslerin geldiği yöne doğru koşarak gitmesi onu çağıran şehit oğlunun ta kendisidir.
okuokubil.com
Arkadaşlarınızla Paylaşın:
Gerçekten çok ilginç bir anınız olmuş, tüylerim diken diken oldu.
Teşekkür ederim. Kısa bir şehit anlatımıydı, beğendiğinize sevindim
devam edece mi acaba